Aftlar ağız içinde çıkan yuvarlak, keskin sınırlı, etrafı kırmızı bir halkayla çevrili, beyaz veya gri renkli ülserlerdir. Dilde, yanak içi, dudak içi, dişetleri, damakta veya bademcikler üzerinde çıkabilen bu yaralar toplu iğne başı büyüklüğünden nohut büyüklüğüne kadar değişik çaplarda olabilirler. Bazen bir tane ortaya çıkabilirken bazen çok sayıda veya gruplar halinde bulunabilirler. Ağrılı oldukları için konuşma ve yemek yemede zorluğa yol açarlar. Bir-iki haftada kaybolurlar. Toplumda görülme sıklığı %10-20 dir. Uçuk, pamukçuk, viral ve bakteriyel enfeksiyonlar, frengi hastalığı, ilaç allerjileri, liken planus ve pemfigus grubu hastalıklarla ayırıcı tanısı yapılmalıdır.
Yanak içini ısırma, diş fırçalama sırasında zedelenme, diş hekimliği uygulamaları, baharatlı gıdalar, turunçgil, çerez, domates, ananas, çikolata gibi besinler, allerjiler, duygusal stres, adet dönemleri, gebelik, menopoz gibi sebeplerle tetiklenebilirler.
Aft şikayetiyle gelen bir hastada demir, çinko, folik asit, B1, B2, B6 ve B12 vitamini düzeyleri istenmelidir. Behçet hastalığı, mide ve barsak hastalıkları, kan ve kemik iliği hastalıkları, ailevi Akdeniz ateşi, bağışıklık sistemi hastalıkları ve AIDS araştırılmalıdır.
Bu araştırmalar sonucunda aftların çıkmasına sebep olan bir durum saptanamazsa o zaman hastaya “reküren aftöz stomatit” (tekrarlayan ağız yaraları) teşhisi konarak, takip edilir. Tedavide aftların tekrarlamasında etken olabilecek durumlardan kaçınılması ve ağız hijyenine dikkat edilmesi önemlidir. Beta blokör ve aspirin ailesinden ağrı kesiciler kullanılmamalı, sodyum lauril sülfat içeren diş macunları değiştirilmelidir. Ağız yaralarının tedavisinde kortikosteroidli pomadlar, ağrı dindirici jeller, ağız gargaraları, koruyucu filmler kullanılır. Sık tekrarlayan aftlar varsa, kolşisin, tetrasiklin, sistemik kortikosteroidler gibi ilaçlar kullanılır.